Daha önce anlatmıştım.Paul Auster'la tanışmamız ortaokuldaki resim öğretmenimiz yüzünden oldukça geç oldu ama çok şükür temiz oldu:) Kendimi gaza getirmek için her işi bir projeye dönüştürme eğilimindeyim ya bu ara (her zaman işe yaramasa da) Auster Külliyatını hatmetmeyi de proje olarak ele aldım.30'uma girmeden bitirmeyi planlıyorum.Çok geride kalmışım çoook..Proje falan deyu deyu ancak yetişirim:))Şans Müziği Auster'ın okuduğum ikinci kitabı ama ilk romanı..İlk olarak Kış Günlüğünü okumuştum,otobiyografiydi.Çok sevmiştim.Buna da bayıldım..Bir solukta okudum...Koca yazı tek sayfa çevirmeden geçiren bünyeme ilaç gibi geldi...Hani öyle olur ya bazen. Bir süre hiçbir şey okumazsın.Okumaktan soğursun.Öyle bir kitap okusam ki tekrar kitap okumayı sevsem dersin. Bu kitap öyle bir tat bıraktı bende.. Yol hiç bitmese,okusam okusam okusam hep okusam dedim..''Mirasyedi itfaiye eri ve serseri kumarbazın tesadüfen karşılaşmasıyla gelişen olaylar'' desem güzel bir hikayeymiş gibi gelmez size ama..Öyleydi gerçekten.. Sürükleyiciydi, samimiydi, basitti, güzeldi... Ah Jack Pozzi ah..Ne sevimli karakterimizdin sen..
SUNSET PARK-PAUL AUSTER
Şans Müziği'nin tadı damağımdayken Sunset Park'ı da aradan çıkarayım dedim.''Neden Timbuktu'yu Leviathan'ı falan değil de Sunset Park'ı?'' derseniz, cevap vermek yerine kitabın arka kapağındaki tanıtım yazısını okurum size:''Sevginin gücüne, kaybetmenin acısına, pişmanlığın ve öfkenin yarattığı dinmek bilmez sızıya dair unutulmayacak bir hikaye..'' Sizce de yeterince etkileyici değil mi? Etkilendim ben de.. Aldım..Bitirdikten sonra da şuna karar verdim. Ben olsam o tanıtım cümlesini şöyle bitirirdim.' ....ya dair etkileyici bir hikaye...'' Yani evet etkileyici ama 'unutulmaz' da değil bence..Geçen hafta okumuştum misal ben,unuttum gitti...Gerçi daha bu satırları yazmaya başlayalı yarım saat olmuşken, Melis 3 kere ağlayarak uyandı, su içirip, emziğini verip, azıcık sallayıp,tekmeleyip durduğu battaniyesini üstüne örtüp geldim.Aklımda 'Sabaha kadar daha kaç kere aynı şeyi yapacak, -dün gece olduğu gibi - bu gece de mi uyuyamayacağım?yoksa,yoksa uyuyabilecek miyim?Uyursam kaç saat uyurum?'Çocuklar kesintisiz uykuya ne zaman geçer? bu diş işi ne zaman biter? Yangın var diye bağırsam komşular uyanır mı?Kendimi camdan atsam kalıcı hasar oluşur mu? gibi sorular varken akşam ne yediğimi bile unuttum ben; Miles Heller'le Pilar Sanchez'in hüzünlü aşk hikayesini mi hatırlayacağım?Taam Pol taam.Kitabın unutulmaz ama ben unutkanım bu ara..Üzülme bak, cidden sorun sende değil bende..
Not:Bu da ''Ayın Kitapları Köşemi Nasıl Murdar Ettim?'' procesi olsun bari :)))
Kitap okumayı özledim bende, Ada hasta oldu iyice koptum hayattan valla..
ReplyDeleteÇok geçmiş olsun canım.Çocuklu olunca kopuyor insan öyle sık sık hayattan..Ada hemencecik iyileşir inşallah..Bir de evde çocukla kitap okumak çok zor zaten.Ben beceremiyorum hiç,otobüsler de olmasa hiç kitap okuyamayacağım..
DeleteBen de yeni aldım Şans müziğini, sabırsızlandım şimdi! :)
ReplyDeleteÇok doğru bir tercih:))İyi okumalar dilerim:))
DeleteYeni bir yazı var mı diye geldimmm:) Bende gittim carfura!! küçük mucizeler dükkanı' nı aldım:) Eee herkes çok beğenmiş:) Sende okumuştun diy mi canım o kitabı?
ReplyDeleteEvet Özlemcim okumuştum ve çok sevmiştim.Ne iyi etmişsin.Yormadan sıkmadan okunuyor o..Yukarıdaki postu da sana ithaf ediyorum.Güle güle oku:))
Delete