Yılın son iki ayının kitapları yılın son kitap kritiği bölümünde yerini alsın bakalım!
1.TRAVMA -STEVE HAMİLTON
Shantaram'ı okumamı tavsiye eden arkadaşıma çok güzeldi var mı böyle başka kitaplar demiştim?Bunu önerdi.Onunla pek alakası yok gerçi ama yine de güzel bir kitaptı. Küçükken başından geçen korkunç bir olay yüzünden konuşamayan bir gencin kendini kilitleri açmaya vermesi,sonra bu özelliğinin hırsızlar/ soyguncular tarafından fark edilmesi ve çocuğun hayatının değişmesi anlatılıyordu.Sıkılmadan, kısa sürede okudum.
2.ASLA ARKANA BAKMA - TESS GERRITSEN
Tess Gerritsen'le tanışıklığımız çok eski değil bildiğiniz gibi; 2 ay önce 2 kitabını okumuştum.Onları beğendiğim için bu kitabını aldım ancak hiç beğenmedim. Diğerlerine hiçbir açıdan benzemiyor. Onlar tıbbi gerilimdi, bu polisiyeydi. Onlar sürükleyiciydi, bu değildi.Çok fazla Amerikan tarihi bilgisi mi gerekiyordu neydi,bir türlü konuya hakim olamadım,yok Ortaklık,yok FBA,yok Vietnam bilememne..Hiç ilgimi çekmedi, sevemedim yani..E ben sevmediğime göre tabii ki kötü bir kitaptır, değil mi? (!!)Tavsiye etmiyorum o yüzden:)
3.BİR GÜN- DAVID NICHOLLS
Bir süre polisiye,gerilim falan okyunca şöyle hafif bir şeyler okumak istedi canım.Bu kitabı da basit bir aşk hikayesi sandığım için aldım.Kafa dağıtırım dedim..Ama hayır,hiç o kadar basit değildi...
Çok, çok güzel bir hikayesi vardı.Kurgusu çok güzeldi, anlatımı..
Üniversiteden mezun oldukları gün, 15 Temmuzda tek bir gece geçiren Dexter ve Emma'nın hikayesi ..Kitabın bölümlerinden her birinde sonraki yılların sadece 15 Temmuz günü Emma ve Dexterin neler yaşadığı,başlarından neler geçtiği anlatılıyor.O günden yola çıkarak hayatlarındaki değişimleri öğreniyorsun,büyüyorlar, değişiyorlar,yaşlanıyorlar..Sen izliyorsun, gülüyorsun, hüzünleniyorsun..Edinburga gidesip şöyle bir dolaşasın geliyor falan işte.
Zaten bu kitap okuma, film izleme işleri, insanın içine bir gitmek ateşi düşürüyor...Misal ben, Ejderha Dövmeli Kız Serisini okuyup İsveç'e, İncir Kuşlarını okuyup Saraybosna'ya, Shantaram'la Bombay'e bu kitapla Edinburg'a, Amelie'yle Fransaya, Serseri Mayınlarla İtalya'ya falan bir gidip gelmek istiyorum mümkünse..Öyle işte..
4.LEVIATHAN- PAUL AUSTER
30'uma gelmeden Auster Küllyatını bitirme projem kapsamında aldım, okudum.Çok da sevdim.Şu ana kadar okuduklarımın hepsi gibi bu da çok insancıl,çok sade bir romandı.Adı falan öyle çok havalı görünüyor, bakmayın.Tevratta adı geçen bir tür deniz canavarıymış Leviathan.Romanda iki kahraman var, ikisi de yazar.Bunlardan birinin yazdığı ama tamamlayamadan öldüğü romanının adıydı Leviathan.Arkadaşı da rahmetliyle nasıl tanıştığını,neler yaşadığını ve neden öldüğünü anlatıyor bu romanda.Her zamanki gibi özgün,ilginç Auster kahramanları,içiçe geçmiş farklı yaşamların hikayesi..Kesinlikle tavsiye ediyorum,bunu da çok beğendim..
İşte böyle..Yeni yılda hepimiz süper yazarlarla, müthiş kitaplarla tanışalım inşallah!
İşte bunlar dışında bir de 1000lerce sayfalık Fifty Shades of Grey serisini okudum.Onları da burada anlatamayacağım artık.Ekşi Sözlükte Kezban Paratoneri diyor kitaplar için.Belli bir kültür seviyesinin altındaki kadınlar deli gibi okuyormuş güya.Burnumu yesin sözlükçüler.Alın,okuyun kızlar,tenhalarda kritik edelim.. kimse bad romance hakkımıza turrrp sıkamaz!!!Heheyt!!
One Day'in filmini izlemiştim ve sonunda ağlamaktan içim çıkmıştı. Hiçbir filmde ağladığım görülmemiştir ama o anki psikolojimin etkisinden midir nedir.
ReplyDeleteKitabını da almak istiyorum. Keşke önce kitabını okuyabilseydim. Yorumunu görünce, daha da çok içimden geldi :)
ben de filmini izlemeyi çok istiyorum..kapağındaki fotoğraf çok hoş ama kız kitapta bayağ bayağı çirkinmiş gibi anlatılıyordu,resimdeki kız sanki fazla hoş gibi geldi bana :))
DeleteNice
ReplyDelete