Lilypie First Birthday tickers

Lilypie Third Birthday tickers

Pages

Tuesday, May 24, 2011

Şükrolsun!

    Şimdiiii,önce geçen hafta neler yaptık bir bakalım.Geçen pazartesi arkadaşım Seysey'le Eminönüne gittik, lohusa pijamasıdır,bebek süsüdür,şekeridir aldık.Şeker sepetimizi,süslü şekerlerimizi kendimiz yapmaya karar verdik ama o gün çok yorulduğumuz için yapmadık,haftaya Seyseyin boş bir gününde yapacağız kısmetse.Eminönü beni çok yorduğu için salı bütün gün evdeydim .
    Çarşamba önce pazara sonra da yüzümü bir hale yola koymak için kuaföre gittim,adama benzedim azıcık şükür.
     Perşembe 19 Mayıs'tı malum.Üniversiteden çok sevdiğim bir arkadaşım ve eşi cuma günü için de izin alıp 4 günlük bir tatil yaratmışlar kendilerine.Perşembe, öğleden sonra onlar geleceği için erkenden kalktık,temizlik yaptık eşimle,sonra ben tatlı yaptım o alışverişe çıktı,yemek hazırladım ve saat 5 gibi geldiler.Yemekten sonra Fethipaşa Korusuna,çay içmeye gittik.Fethipaşa'ya defalarca gittim aslında ama bu kez öyle güzeldi ki...Bahar mevsiminde akşamüzeri gitmemişim demek ki hiç.Erguvanlar,müzik,Boğaz manzarası,çay,sohbet her şey çok güzeldi.Üniversite arkadaşları yoksa okul mu demeliyim çok başka oluyor.Ondan sonra edinilen arkadaşlar,komşular,iş arkadaşları o samimiyette olmuyor sanki.Arkadaşımla da onu konuştuk,okuldayken yerde,gazetenin üsütünde yerdik,şimdi masa örtülü porselen takımlı masalarda yiyoruz ne tuhaf diye.Porselen takımlı masalarda tanışınca insanlar birbirine o kadar içten yaklaşmıyor gibi geliyor bana.Ya da insanına göre değişiyordur belki.Bilemedim bak şimdi:))
    Cuma misafirler gezmeye,Serkan işe gidince ben evde yalnız kalıp ortalığı toparladım,yemek yaptım.Akşam herkes gelip gün boyu yaptıklarını anlattı,ben anneler gibi dinledim:))
    Cumartesi 2 haftadır sabırla beklediğim kontrolümüz vardı.Son gidişimde doktor bebeğin kilosunun olması gerekenden az olduğunu söyledi diye,2 hafta gece gündüz yedim.Hemen kilosuna baktık:Tam 700 gram almış hanım kızım..Bu iki haftalık bekleme süresinde hep aynı şeyi düşündüm,ben şimdi çok yemek yiyeyim,eğer bebek kilo almazsa benimle ilgisi yok der bırakırım ama alırsa demek ki ben şimdiye kadar kötü beslenmişim derim diyordum.Sorun bendeymiş.Üzülsem mi sevinsem mi bilemedim.Şimdi düşünüyorum da saat 8de akşam yemeği yiyip öbür sabah 12de kalkıyordum,aç bırakmışım demek ki bebeğimi.Çok  çok pişmanım.Ara öğünler çok önemliymiş acı bir tecrübeyle öğrenmiş oldum.Konrolden sonra yine bebek arabası arayışımıza devam ettik.Bir tane beğendik ama Serkan Bey,piyasa araştırması yapmadan almayı uygun bulmadı.Sonuçta en uygununun Eminönünde baktığımız araba olduğuna karar verdik.(marka söylemek istemiyorum şimdi,bir deneyelim bakalım iyi midir,kötü mü?Ondan sonra genç hamilelere yardım amaçlı önerilerde bulunacağım.Ama şimdi pek acemiyim.) Pazar kapalı olduğundan alamadık.3 haftalık arayışın ardından bir aksilik çıkmazsa bu cumartesi alacak gibiyiz:))Misafilerimiz cumartesi Büyük Ada'ya gitme gafletinde bulunmuşlar.Vapur çok kalabalıkmış,ayakta gitmişler,dönüşte Kadıköy vapurunu kaçırıp Kabataş'a gitmek zorunda kalmışlar falan eve geldiklerinde saat 10'u geçiyordu ve yorgunluktan bitkin haldelerdi.
  Pazar  kahvaltıdan sonra misafirlerimizi yolcu ettik.Biz de İkea'ya gittik.Hanımefendiye nevresim takımı aldık.Ne zaman doğacak bu kız Allah'ım?Hayır, cidden bilmek istiyorum.Ben de hazırlığımı ona göre yaparım değil mi ama:))
Velhasıl kelam bu aralar iyiyiz çok şükür...

Monday, May 16, 2011

Beklerken...

36.haftadayız resmi kayıtlara göre...40.haftayı beklerken ben,
  • Alışveriş yapıyorum:Serkan'la ne zaman dışarı çıksak bir şekilde bebek eşyaları satan bir mağazaya çıkıyor yolumuz ne hikmetse!Elimi attığım her şey için: 'buna gerçekten gerek var mı?'dese de ağzından girip burnundan çıkıp küçük de olsa bir şeyler alıyorum.Dün saç bandı aldık iki tane,2 tane de alt eşofman ya da pijama öyle bir şey işte.  Bugün Çamlıca e-bebek mağazasına gittik.Her şeyi bir arada bulabileceğiniz büyük,güzel bir mağaza.Çok fazla ürün ve marka seçeneği var.Bizim amacımız bebek arabası almaktı ama kısmet değilmiş.Fiyatlar öyle uçuktu ki inanamadım.Bazı markaların fiyatları gerçekten çok abartılı.2000 liraya bebek arabası alınır mı nidalarıyla o kattan ayrıldık.Üst katlardan biberon,önlük,oyun halısı bir tane de battaniye aldık.2-3 aydır sürekli  bir şeyler alıp dursak da hala eksikler var.
  • Hayal kuruyorum:Doğumu hızlıca ileri sarıp kızımın evde bizimle olduğunu hayal ediyorum,giysilerini giydiğini,yatağında uyuduğunu,güldüğünü,onu kucağıma aldığımı,kokladığımı hayal ediyorum.Yüzünü,saçlarını hayal etmeye çalışıyorum bazen,sonra hemen vazgeçiyorum.Ne çıkarsa kabulüm diyorum.Sonra daha ileri sarıp,büyüdüğünü birlikte yolculuklara çıktığımızı hayal ediyorum.Şimdi böyle hamileyken her yer ne kadar ulaşılmaz..
  • Misafir ağırlıyorum:Çalışmanın insanın hayatını ne kadar düzenli kıldığını izne çıktığımda anladım.Okula giderken her gün aynı saatte kalkıp kahvaltı ediyordum,aynı saatte öğle yemeği yiyordum.Atıştırma saatim bile belliydi,saat 9daki uzun teneffüs.Ama şimdi yattığım saat belli değil,kalktığım saat belli değil.Kahvaltıyı öğle yemeği saatinde yapıyorum,öğün atlamış oluyorum.Her gece yarın sabah Serkan işe giderken kalkıp bir daha yatmayacağım desem de,uyugulamayı  hiç başaramadım.Sonra Serkan giderken kalkıp kahvaltı yapıp geri yatacağım dedim ama o konuda da muvaffak oldum denemez:Temizlik yapmak da istemiyor canım.Ben de dedim misafir çağırayım,böylece erken kalkarım,temizlik yaparım,yiyecek bir şeyler hazırlarım,yorulduğum için erken de yatarım:)Bu vesileyle gündüz ayrı akşam ayrı misafirler çağırıyorum.Hazırlık kısmı biraz yorucu olsa da misafirler gelince bana pek iş bırakmıyorlar.Güzel oluyor vesselam:)
  • Telefonla konuşuyorum: Bunu pek isteyerek yapmıyorum ama bütün akrabalarımız uzaklarda.Her gün annemle,ablamla,kayınvalidemle,eltimle,yakın arkadaşlarımla,ya da 'kız hamile bir arayalım hatrını soralım' diyen uzak arkadaşlarla konuşuyorum.Çenem de pek düşük olduğundan uzun sürüyor biaz.Keşke şu ayrıntı işini biraz azaltabilsem...
  • Kitap okuyorum:.Can Dündar'ın Lüsyen adlı kitabını okudum.Birilerine bir şey önerirken kılı kırk yararım,beklentileri yüksek olmasın,aman bu muydu önerdiğin demesinler diye ama ben bu kitabı çok beğendim.Tarihle ilgili kitapları severim,biyografileri de severim.İlginç karakterler tanımayı,benimkinden çok farklı hayatlar okumayı severim.Bu kitabı da bu sebeplerle sevdim.Tarih konusu biraz eksik.Yani bu kadar olaylı bir dönemde geçen bu kitapta Abdülhak Hamid  Beyin ne zaman ortalık karışsa,sular durulana kadar hep biryerlerde saklanması,ya da bir şekilde olaylardan uzakta,kenarda durması sebebiyle önemli tarihi olaylar hep kısa geçilmiş.Gerçi tarih romanı olma iddiasında değil kitap zaten.Lüsyen'le aralarındaki ilişki ise bana göre anlaşılmaz.Açıkçası tanıyınca Abdülhak Hamid Tarhan'ı sevmedim ama böyle bir insan,böylr bir  hayat,böyle bir ilişki şekli olduğunu öğrenmiş oldum en azından.Can Dündar gerçekten çok emek vermiş,ellerine sağlık.Şimdi Milan Kundera'nın Bilmemek adlı kitabına başladım.Kundera'yı hep duymama rağmen ilk defa okuyorum.Doğru kitapla başlamışım sanırım.Sevdim kendisini.Başka kitaplarını da almak istiyorum kısmetse.
  • Film izliyorum: Zoraki Kral'ı izledim geç de olsa.Aldığı Oscarlar helal olsun diyorum sadece.Onu da çok sevdim (sanırım pek seçici değilim)
  • Ve Korkuyorum:Doğumu düşünmeye korkuyorum.Her gece yattığımda ya şimdi sancılanırsam,bu gece doğrursam diye düşünmekten de korkuyorum.Hiç bir zaman kendimi doğuma hazır hissetmeyecekmişim gibi geliyor.Dua ediyorum hep çok canım yanmasın,dayanabileyim,abuk bi saatte olmasın,mümkünse haftaiçi mesai saatleri içinde doğum yapayım diye:))Allah hayırlı bir zamanda gerçekleşmesini nasip eder inşallah!

Tuesday, May 10, 2011

Tanımlanamayan Uçan Duygular

  • Hamileliğimin 35.haftası içinde bulunmaktayım ve içinde bulunduğum ruh halini anlatmak için en uygun kelime 'melankolik' sanırım.Pek hüzünlüyüm,pek düşünceliyim.
  • Cuma günü doktora kontrole gittim.Gittik değil,gittim.8 aydır çoğu zaman olduğu gibi buna da yalnız gittim.Doktora yalnız ya da eşimle gitmeyi hiç sorun etmemiştim aslında bu aya kadar,yine de etmezdim.3 yıllık evliliğim sırasında hiç bir şey öğrenemediysem tek başıma ayakta kalmayı öğrendim.Çünkü eşim işi söz konusu olduğunda dünyanın en sorumluluk sahibi insanı.İşinin başında olmadığı zamanlar öyle huzursuz oluyor ki,çoğu zaman ona ihtiyacım olsa bile,'senin gelmene gerek yok,ben hallederim gerçekten' falan deyip içi rahat etsin diye dil döküyorum.Bu kez de cumartesiye randevu istedim aslında ama doktor hanım izinliymiş,cuma öğleden sonraya aldım,gittim.
  •  Kendime çok güveniyordum,iyi besleniyordum,yürüyüş yapıyordum,yorulmuyordum falan.Tansiyon,kilo ölçülüp bir iki sohbetten sonra ultrasona geçtik.Doktor hanım,bebeğin gelişimi geriden geliyor falan gibi bir şey söyledi,2000 grammış,normalde 2300-2500 falan olmalıymış.Çok iyi şeyler duymaya öyle alıştırmışım ki kendimi doktoru duyunca afalladım.Moralim çok bozuldu.
  • Sonra NST istedi.Ben aç olduğumu falan unutup armut gibi çıktım NST odasına.Yaşlıca bir hemşire geldi,sarışın.Resmi yerlerde çalışan, orta yaşlı, sarışın kadınlar beni çok tedirgin eder ama etkilenmemeye çalıştım.Bana şuraya yat,falan deyip aletleri göbeğime sabitledi tuhaf iplerle.Sonra da 'tamam' deyip çıktı.Ne tamam anlamadım,zaten leyla gibiydim.Şimdi gelir heralde deyip, düşüncelere daldım:neyi yanlış yaptım da böyle oldu?Beceremedim.El kadar çocuğu beslemeyi beceremedim.Benim yüzümden oldu.'Kurtlar böyle içimi kemirirken,vaktin bayağı ilerlediğini ama hemşirenin hala gelmediğini fark ettim.Odada tek başımayım,NST nedir,ne kadar sürer hiç bilmiyorum,kendimi zorluyorum ama NST  ile ilgili hiç bir sohbeti hatırlamıyorum.40 kere duydum,arkadaşlarımdan,eltimden,ablamdan 'NST'ye girdim,gireceğim' dediklerini ama bir kere bile kulak kabartmamışım,ne kadar sürdü demek aklıma bile gelmemiş.Zaten bebeğim büyüyememiş diye kendimi yerken bir de hemşireye kızdım,'ben şu kadar sonra gelirim desene ,ilk kez mi giriyorsun diye sorsana,sen milyon tane kadına bu salak aletleri takmış olabilirsin ama ben ilk kez girdim şu lanet odaya!İnsan yerine koysana beni,konuşsana,hadi konuşmadın,arada bir kafanı uzatıp baksana şu kapıdan' diye hemşireye söylenmeye başladım.
  •     Sonra gözüm karşı koltuktaki çantama takıldı.'Ah şu çantaya bir ulaşabilsem Serkan'ı arardım, o da hastaneyi arardı,biri gelip bakardı bana diye düşünürken içimden bir ses'Serkan niye gelmedi ki senle?'diye sordu.O soru binlerce kez tekrarlandı,'Niye gelmedi niye,insanın eşinden,çocuğundan büyük önceliği olabilir mi hayatta?Bebeğinden,hem de daha ilk bebeğinden daha önemli ne olabilir,ne?Sorular,sitemler büyüdü,büyüdü,geldi boğazıma oturdu.İçim düğüm düğüm oldu.Ağlamaya başladım.Sonra midem bulandı,en son kustum ve deli gibi bağırmaya başladım:Biri NST odasına bakabilir mi diye inlettim odayı.Sesimi sarışın hemşire teyzeye duyuramamış olmalıyım ki onun yerine temizlikçi bir abla geldi.Mendil falan uzatıp derdimi dinledi, müdahale etti sağolsun,Senin doktorun kim dedi,söyleyince;'Bu kadar yeterli olur 'deyip,NST makinesinden kağıdı çekip koparttı.Elime tutuşturdu.
  • Aşağıya inip doktora gösterdim,kağıdı eline aldı,''çok parlak değil yalnız bu,pek hareket etmemiş''deyince,içimde bir bebek olduğunu ve son yarım saattir,onu hiç düşünmediğimi, kendime,hemşireye,eşime söylenirken,o küçücük bebeği,güzel kızımı aklıma bile getirmediğimi fark ettim,burnumun direği sızladı.Doktor bu sırada kafasını kağıttan kaldırdı,sana ne oldu deyip dehşete kapıldı.Ben tabi ağlaya zırlaya anlattım her şeyi.Doktorumuz dünya tatlısı bir hanım.İki saat rahatlatmaya çalıştı beni,bebeğin kilosunun normalden sadece birkaç yüz gram az olduğunu,bunun hiç sorun olmadığını,benimle alakası olmadığını ,önemli olanın bebeğin şişman değil sağlıklı,akıllı olması olduğunu falan söyledi.Aç olduğumu da söyleyince sen git bir şeyler ye,meyve suyu falan iç,sonra NST kontrolü istediğimi söyle yukarıdakilere dedi.
  • Dışarı çıktım,önce bir fast food restaurantına gidip sipariş verdim,sonra ablamı arayıp,olanları anlattım.Kendisi de 8 ay önce doğum yaptığından bana karşı çok hassas.Sürekli moral verdi,yalnız olmama çok bozuldu.Ablam yemekten sonra çikolata yememi hatırlatınca,kafamın içine tanımlanamayan uçan bilgiler doluştu:NST ,meyve suyu,çikolata,buton..bunları hep birlikte duyduğumu ancak hatırladım.Bu arada Serkan'ı da arayıp,ağzıma geleni saydım;'hemen çıkıyorum' dedi,'gelme,bu ana kadar ihtiyacı  vardı sana,şimdi yok,gelirsen beni göremezsin've daha bir sürü şey(!') sayıp kapattım.
  • Yemekten sonra,çikolatamı da yiyip tekrar hastaneye gittim.Şimdi artık kocasından hırsını almış,bir hemcinsinden haklı olduğunu ve ihtiyacı olan tüm moral cümlelerini duymuş,'NST nedir?Ne kadar sürer?'bilen bir kadındım.Bu güvenle tekrar NST odasına gittim,sarı hemşireyle başbaşaydık yine ,temizlikçi abla söylemiş sanırım ağladığımı.Az önce ne oldu öyle falan deyince biraz da ona köpürdüm.Açıklama yapmaya çalışınca ona da üzüldüm,ben de bebeğimin olması gerekenden küçük olduğuna canımın sıkıldığını falan anlattım, o da bana gelininin 2 ay önce doğum yaptığını,torununun 2,5 kilo doğduğunu hemen  toparladığını,tombik tombik yanakları olduğunu anlattı,gözleri parlayarak.Bebeğin kız olacağını öğrenince 'kızlardan hiç korkma,cimcimeler çok güçlüdür,bişeycik olmaz'falan dedi.Böyle böyle kanka olduk...
  • Bu kez hep konuştum bebeğimle,kızdığıma bakmamasını aslında babasını çok sevdiğimi,onun da  bizi sevdiğini,ama bazılarının diğerlerinden daha çok çalışmak zorunda olduğunu,şimdi yalnız olduğum için biraz canımın sıkıldığını, ama o doğduğunda hep birlikte olacağımızı,birbirimizin en yakın arkadaşı olacağımızı,onu sabırsızlıkla beklediğimizi,çok sevdiğimizi,ona çok güzel ciciler aldığımızı söyledim sakin sakin.Her söylediğime cevap verdi tekmeleriyle,en son özür diledim;az önce onu çok üzdüğüm için.En güzel tekmeyi bunun için attı.
  • Sonucu gösterdim doktora,ha şöyle çiçek gibi bu sefer ki dedi,oturttu beni,uzun uzun konuştu,rahatlattı.21 mayıs cumartesiye randevu verdi,eşim de gelsin diye.Hastaneden çıktım,telefonuma baktım,beyefendi defalarca aramış,aradım,yoldayım geliyorum dedi,parkta oturdum bekledim biraz.Sonra geldi.Surat,sitem,suçlama,acı ve gözyaşıyla dolu bir süreçten sonra balık yemeye gittik.Sükunet içinde balıklarımızı yiyip avare avare dolaşmaya başladık.Özel günleri günahı kadar sevmeyen kocam,her yerdeki Anneler günü ilanlarını görünce,kendini affettirmek için can havliyle bana altın bir kolye aldı.Aslında bu çok sık karşılaşmadığım durum karşısında çok mutlu olurdum ama o an sadece içim burkuldu.İlk Anneler günü hediyemi de böylece almış oldum.Kolyemde içiçe geçmiş bir büyük kalple,küçük kalp var.Serkan büyüğünün kendisi,küçüğünün ben olduğumu söyledi ama yanlış biliyor;büyüğü benim,küçüğü de küçük prensesim.
  • Cuma gününden beriyse aralıksız yiyorum desem abartmış olmam.Geçen gece 4te lavaboya kalktım,kek yiyip süt içtim.O kadar söyleyeyim.Vaktiyle basküle çıkıp oley 70i geçmedim hala dediğim için kendimden nefret ediyorum hatırladıkça...Varsın 100 kilo olayım,bebeğim aç kalmasın da..21 mayısı sabırsızlıkla bekliyorum.İnşallah toparlar minik meleğim...

Monday, May 2, 2011

Hamilelik halleri

   Hamilelik hakkında çok fazla şey söylenir.Hamilelik yaşayan her kadın karşısındakine faydalı olmak istediğinden ya da sırf öylesine konuşmuş olmak için hamileliğinde yaptıklarından,yaşadıklarından, hissettiklerinden ya da neler çektiğinden  uzun uzun bahseder.Hamile değilken bunlar insanın bir kulağından girer ötekinden çıkar.Tıpkı yaşlıların gençlere verdikleri öğütler gibi..Hiçbir faydası yoktur.Ama ne zaman insan hamile olduğunu öğrenir,o gün o eski hamilelere çok haksızlık ettiğini anlar.Bana öyle oldu yani.
   Geçen yıl okulda bir arkadaş hamileydi.Kadıncağızın midesi mi bulandı,hazımsızlık mı yaşadı hatırlamıyorum bile.Aslında kaç defa konuştuk,anlatmıştır kesin.Ama hamile olduğumu öğrendiğim günden beri dünyada tek ben varmışım gibi hissediyorum ben.Herkesin bunları yaşamış olabileceğini aklım almıyor:))Annem de mi yani,babaaannem de mi,resimci de mi,alt komşu da mı?Demem o ki kadın çeşidi kadar çok hamilelik çeşidi var.Yaşamadan anlaşılması mümkün değil.Ama yine de ben bu dönemde yaşadıklarımı oturup düşününce benim de cümlelerim var ey insanlık dedim yazmaya karar verdim:))
1.Korku ve tedirginlik:Hamileliğimin başında bebeğe bir şey olacak diye çok tedirgindim.İlk haftalarda korkudan uyuyamadım bile,uyurken ters bir hareket yaparım diye.Sonra alıştım hattabir kural uydurup kendi kendimi 'her çocuk annesine uyum sağlayabilecek özelliklerle donatılıyordur heralde' deyip rahatlattım.Benim kadar sakar,aceleci,savruk bir kadının çocuğun da Allah çok güçlü yaratmıştır,tutunur benim bebeğim dedim.Tutundu da çok şükür!O kadar yol gidip geldik belediye otobüslerinde sarsıla sarsıla 7,5 ay;sağa sola deli gibi koşturan çocukların içinde nöbet tuttuk ama çok şükür kazasız belasız 32 haftamızı doldurduk.2 haftadır da evdeyiz kızımla.
2.Bu da geçer ya hu:Sonra o malum bulantılar başladı.Hiç geçmeyecek,hayatımın sonuna kadar hiç yemek yiyemeyeceğim sandım.Lokantaların önünden geçerken  içeriye hiç bakmadım,birilerinin yemek yediğini görmek bile midemi bulandırıyordu.Sonra hazımsızlık başladı,davul gibi  şiş hissediyordum ve yediğim hiç bir şeyi hazmedemiyordum.Sadece makarna,pilav,ekmek gibi nispeten kokusuz şeyleri yiyebiliyordum.Katı oldukları için de kabız olup duruyordum.Kayısıdır,sudur derken o da geçti çok şükür.Yani hiçkimse dinlemese bile ikinci kez kaldığımda kulağıma küpe olsun,bu da geçer,hepsi geçer:)))

3.Öğütlerden Kaçış Yok:Hamilelere öğüt vermeye,hayatlarını cehenneme çevirmeye niyetlenmiş, her şeyi bilen koskoca bir güruh var etrafımızda.Baştan anlamazsın.Sevimli sevimli gelip:
-'Süt iç'derler.
-İçiyorum, dersin.Bu sefer başkası atlar:
-sakın çok içme ,kansızlık yapar'
-Yok çok içmiyorum.
-Ama yine de biraz iç
-Kahvaltını düzgün yap
-Yapıyorum,yiyorum öyle zeytin,peynir'.
-Aaa sakın zeytin yeme,tuzludur o,ödem yapar'
-Hızlı hareket etme
-Olur
-Onu kaldırma,yürüme,koşma.
-Çay içme ,
-İçmiyorum
-çikolata yeme
-Yok ben zaten..
-Balık ye
-Yiyorum haftada bir..
-iki kere ye.
-Başüstüne.
-Ceviz ye
-Yiyorum
-Çok yeme.yağlı kilo alırsın.
-Badem yağı sür
-Sürme kıl yapar.Biberiye sür
-Kekik yağı sürsün kekik
-Ölsün bence:)
diye diye delirtirler adamı!
Hamilelik bu yönüyle kayınvalideliğe de benzer bence.Herkes bunalmıştır eminim hamileliğinde herkesin her şeye karışma hakkını kendinde bulmasından,ben böyle olmayacağım demişlerdir belki ama karşısında zavallı,kafası karışmış bir hamile görünce 'Aman yazık zaten kendini yetersiz hissediyodur,hassastır,alıngandır' demeden vuruyorlar abalıya..
     İzne çıkmama en çok bu yüzden seviniyorum etrafımda 'yat,kalk,sürün'diyen kimse yok artık.Gerçi okuduğum bir kitapta:Hamile bir kadının bu nasihatlerden kurtulabilmesi için ıssız bir adada tek başına yaşaması gerekir' diyordu.En son alışveriş merkezinde yaşlı bir teyze,''Allah kurtarsın kızım,az kalmış galiba,sen artık buralarda dolaşma'' deyince yazara hak verdim.Ama kızmadım teyzeye, alışınca insan duymak istiyomuş demek ki ara ara,duygulandım:)) 

     Üç vakte kadar annem ya da kayınvelidem gelip 'emzir,uyut,altınıdeğiştir,gazını çıkart' şeklinde talimatlar yağdıracaklar ama hiç değilse 2 ay rahatım:)) (Ayrıca şunu belirtmek isterim ki yaşlandığımda hiç bir hamileye öğüt vermeyeceğim,her şey ellerinin altında okusunlar öğrensinler,olmadı doktorlarına sorsunlar..ben onlara sadece 'çok güzel oldun sen böyle,aman aman yanaklar da elma gibi oldu falan deyip pışpışlayacağım,psikolojik destek vereceğim her daim:))
 
4.Son aylar bi tuhaf:)İnsan 3.ayı atlattıktan sonra bir havalara giriyor,Çok iyiyim yahu, hamile olduğumu unutuyorum bile falan derkeeeen hop 7.ay geliyor ve sen oturamıyorsun,yatamıyorsun,doğru düzgün nefes bile alamıyorsun..Kendime inanamadım gerçekten;bu kadar dayanıksız olduğumu bilmezdim,nefes nefese kalıyorum iki dakika iş yapsam.Cumartesi günü otobüsle ümraniye'ye gitme deneyimimden sonra korkudan dışarıya adım atmak bile istemiyorum,çok çabuk yoruluyorum artık ben.Hep böyle mi olacağım diye sorup duruyorum kendi kendime,bu kadar halsiz olursam,bebeğe nasıl bakacağım diyorum.Umutsuzluğa düştüğüm noktada, bu da geçer yahu periyoduna geri dönüyorum.Şişmanım da bir yandan amaaan bu da geçer heralde:))
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...